Boşanma Davası Nedir?

Boşanma davası, kaynağını Anayasamız ve Türk Medeni Kanunumuzda bulan evlilik kurumunun sona erme sebeplerinden biridir. Evlilik, eşlerden birinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi veya cinsiyet değiştirmesi, evliliğin butlanına veya iptaline karar verilmesi ve boşanma ile sona erer.

Görüldüğü üzere boşanma, evlilik birliğinin sona erme sebeplerinden birisidir. Eşler, boşanma ve ferileri hususunda birlikte karar vererek anlaşmalı olarak boşanabilecekleri gibi, boşanmanın ferileri veya mal paylaşımı konusunda anlaşma sağlanamaması halinde çekişmeli olarak da boşanabileceklerdir.

Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Boşanma davası, tarafların boşanma ve ferileri ile ziynet eşyaları ve mal paylaşımı gibi konularda anlaşıp anlaşamamalarına göre:

  1. Anlaşmalı boşanma davası veya

  2. Çekişmeli boşanma davası

olarak açılabilir.

Anlaşmalı boşanma davası, Türk Medeni Kanunumuzun 166. maddesinin 3. fıkrasına göre aşağıda kendi alt başlığı altında detaylı olarak açıklayacağımız şekilde “şiddetli geçimsizlik nedeniyle anlaşmalı boşanma davası”(diğer adıyla evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle anlaşmalı boşanma davası) olarak açılır ya da çekişmeli boşanma davası olarak açılmış olan bir dava dosyasına sonradan anlaşmalı boşanma protokolü sunularak bu dava sonradan anlaşmalı boşanma davasına çevrilir.

Çekişmeli boşanma davası ise, yine aşağıda kendi alt başlığı altında detaylı olarak açıklayacak olduğumuz üzere çekişmeli boşanma sebeplerinden birine veya terditli olarak bir kaçına dayanılarak açılır. Anlaşmalı boşanma davasında taraflar, boşanmaya dair herhangi bir gerekçe sunmak zorunda değildir; ancak çekişmeli boşanma davasında boşanma sebebi gösterilmeli ve karşı yanın boşanmada kusurlu olduğu hususu ispat edilmelidir.

a) Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Anlaşmalı boşanma davası, Türk Medeni Kanunumuzun “evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunumuzun 166/3. Fıkrasına Göre:Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Yukarıda alıntılamış olduğumuz madde metninden açıkça anlaşılabileceği üzere, anlaşmalı boşanma davasının şartları:

  • Taraflar arasındaki evlilik birliği en az bir(1) yıl sürmüş olmalı,
  • Eşler birlikte başvurmuş olmalı ya da bir eşin açtığı dava diğer eş tarafından kabul edilmeli,
  • Hakim tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmiş olmalı,
  • Hakim, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan hususları uygun bulmalı,
  • Hakim tarafından tarafların ve çocukların menfaati gözetilerek anlaşma maddelerinde gerekli gördüğü değişimlerin yapılması durumunda bu değişimlerin taraflarca kabul edilmiş olması

şeklinde sayılabilir.

Anlaşmalı boşanma davaları genellikle taraflarca ıslak imzalı olarak imzalanan anlaşmalı boşanma protokolünün anlaşmalı boşanma davası dilekçesi ekinde mahkemeye sunulması ve gerekli harçların yatırılması ile açılmaktadır. Ancak kimi zaman, çekişmeli boşanma davası olarak açılan davalar devam ederken taraflarca anlaşmaya varıldığı ve bu dava dosyasına taraflarca imzalanan anlaşmalı boşanma protokolünün sunulduğu da görülmektedir. Bu halde en başında çekişmeli boşanma davası olarak açılan dava, anlaşmalı boşanma davasına çevrilmekte ve anlaşmalı boşanma davası olarak tamamlanmaktadır. Taraflarca bu şekilde çekişmeli olarak açılan davanın sonradan anlaşmalı boşanma davasına çevrilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmamakla birlikte, çekişmeli boşanma davası yargılamasının her aşamasında tarafların anlaşmalı boşanmaya karar vermeleri mümkündür.

Anlaşmalı boşanma protokolü son derece önemli bir evraktır ve bu protokolün hatalı veya eksik olarak hazırlanması durumunda geri dönüşü imkansız hak kayıpları söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma davası sürecinin alanında uzman bir boşanma avukatının yardımıyla yürütülmesi ya da en azından anlaşmalı boşanma protokolünün avukat yardımıyla hazırlanması tavsiye edilir. Uygulamada en sık görülen hata, tarafların karşılıklı haklarını ve alacaklarını bilmeden anlaşmalı boşanma protokolünü basit bir şekilde kendilerinin hazırlaması veya bu belgenin hazırlığını ucuza getirmek için protokolün arzuhalciye hazırlatılmasıdır.

Hakimin tarafları bizzat dinleyerek taraf iradelerinin hiçbir baskı altında kalmaksızın serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi şartı, anlaşmalı boşanma davalarında tarafların duruşmaya bizzat katılarak sözlü olarak boşanma şartlarını onayladıklarını beyan etmelerini gerektirir. Bu anlamda çekişmeli boşanma davalarının aksine, anlaşmalı boşanma davalarında tarafların sözlü olarak beyan etmeleri gereken bu açıklama, vekaletname ile yetkilendirilmiş olan taraf vekilleri tarafından beyan edilemez; tarafların bizzat katılımı gereklidir.

 
 
 

Hakimin tarafların ve müşterek çocukların menfaatini dikkate almak suretiyle anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan bazı hususları uygun bulmaması ve bunlarda değişikliğe giderek yapılan değişiklikleri taraf onayına sunması, genellikle müşterek çocukların velayeti ve iştirak nafakası gibi kamu düzenine ilişkin hususlarla ilgili olarak uygulama alanı bulmaktadır. Örneğin müşterek çocukların velayetinin esasında Türk Medeni Kanunumuzda düzenlenmemiş olan ortak velayet şeklinde düzenlenmesi durumunda bu durum bazı hakimlerimizce kabul edilebilmekteyse de, bir takım hakimlerimiz bu şekilde bir düzenlemenin Türk aile hukuku sistematiğinde yeri olmadığından dolayı tarafları velayet konusunda bir seçim yapmaya teşvik edebilmekte, aksi takdirde çekişmeli boşanma dava dilekçelerini sunmaları için taraflara süre vermektedir. Benzer şekilde, anlaşmalı boşanma protokolünde müşterek çocukların velayetine ilişkin düzenleme olmasına rağmen çocuklar için ödenmesi gereken iştirak nafakasına dair herhangi bir madde yer almaması durumunda hakim tarafından belli bir miktar iştirak nafakası takdir edilerek taraf onayına sunulabilmektedir.

Sonuç olarak, anlaşmalı boşanma davası açmak isteyen ve 1(bir) yıldan uzun süredir evli olan çiftler, aralarında imza altına alacakları anlaşmalı boşanma protokolünü, boşanma dilekçeleri ekinde mahkemeye sunup, tevzi bürosu ile ilgili işlemleri hallettikten ve gerekli harç ve masrafları yatırdıktan sonra boşanma davasını açabilirler.

b) Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Çekişmeli boşanma davasının açılabilmesi için de taraflardan biri, hazırladığı çekişmeli boşanma davası dilekçesini yetkili ve görevli mahkemeye sunmalı ve gerekli harçlar ile masrafları yatırarak tevzi almalıdır.

Çekişmeli boşanma davasında, kanunda sınırlı olarak sayılmış olan boşanma sebeplerinden birine dayanılması ve evlilik birliğinin sona ermesinde karşı tarafın kusurlu olduğu hususunun hukuka uygun delillerle ispat edilmesi gerekmektedir.

  • Zina(aldatma) nedeniyle boşanma davası,
  • Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası,
  • Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası,
  • Terk nedeniyle boşanma davası,
  • Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası ve
  • Evlilik birliğinin temelinden sarsılması(şiddetli geçimsizlik) nedeniyle boşanma davası olarak açılabilir.

Bu sebeplerden evlilik birliğinin temelinden sarsılması(diğer adıyla şiddetli geçimsizlik) nedeniyle boşanma davası, genel boşanma sebebidir. Eşlerden birinin kusurlu davranışı nedeniyle evlilik birliğinin sürdürülmesinin diğer eşten beklenmeyecek hale gelmiş olduğunun hakim tarafından tespit edilmesi durumunda boşanmaya karar verilir. Söz konusu bu kusurlu davranış, somut olayın özelliklerine ve gereklerine göre herhangi bir davranış olabilir. Örneğin Yargıtay, geçmiş yıllarda verdiği emsal kararlarında geceleri altına işemeyi ve eşinin ısrarlarına rağmen tedavi olmayı reddetmeyi, eşin dedikodusunu yapmayı ve eşe “şişko” demeyi boşanma sebebi saymıştır.

Ancak diğer boşanma nedenleri özel boşanma nedenleridir ve özel olarak boşanma nedeni olarak gösterilen hususun ispatı gerekir. Örneğin aldatma nedeniyle açılan boşanma davasının kazanılması için fiziksel şiddet olgusunun ispatı yeterli olmayacak, aldatma olgusunun açıkça ispatlanmış olması şartı aranacaktır.

Çekişmeli boşanma davaları Türk Medeni Kanunumuz ve Hukuk Muhakemesi Kanunumuzun ilgili hükümleriyle diğer ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak açılmalı ve yürütülmelidir. Bu anlamda çekişmeli boşanma davaları, anlaşmalı boşanma davalarından son derece farklıdır. Dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir hata, delil dilekçesinin hiç veya süresinde sunulmaması, duruşmalarda tanık beyanları alınırken sorulması gerekli olan soruların sorulmaması veya beyanların duruşma tutanağına eksik geçirilmesi durumunda mahkeme katibinin uyarılmaması, hüküm kurulduktan sonra istinaf dilekçesinin süresi içerisinde sunulmaması ve gerekli harçların yatırılmaması gibi birçok farklı hata veya eksiklik, davanın tarafı olan vatandaşlarımızı büyük hak kayıplarına uğratabilmektedir. Boşanma davası ve sonrasında görülecek olan mal paylaşımı davası gibi nafaka, tazminat, evlilik mallarının paylaşımı vb. birçok farklı maddi olgunun hükme bağlanacağı hukuki uyuşmazlıklar, dava taraflarını yüzbinlerce ve hatta bazen milyonlarca liralık yükümlülüklerin altına koyabilmekte ve ağır hak kayıpları ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle dava sürecinin son derece profesyonel bir şekilde yürütülmesi tavsiye edilmektedir.

Kimi zaman avukatlık ücreti ödemek istemeyen tarafların, yukarıda açıklamış olduğumuz bu zorlu süreci kendi kendilerine yönetmeye çalıştıkları veya çok daha kötüsü, dilekçelerini arzuhalciye yazdırdıkları görülmektedir. Her yıl bu şekilde binlerce vatandaşımız mağdur olmakta ve geri dönüşü olmayan hak kayıpları yaşamaktadır. Örneğin süreci doğru yönetemediği için delil dilekçesi sunamayan, aleyhine gelen karara ilişkin olarak istinaf ve temyiz sürelerini kaçıran ve hayatı boyunca haklı olduğu halde nafaka ve tazminat ödemek durumunda kalan ya da hakkı olan nafakayı ve tazminatı almaktan mahrum kalan çok sayıda vatandaşımız vardır.

Bir avukat ile anlaşacak ve kendisini çekişmeli boşanma davasının görüldüğü mahkeme nezdinde avukat yardımıyla temsil ettirecek durumu olmayan vatandaşlarımız, bulundukları şehirdeki barodan veya adliyelerde yer alan adli yardım bürosundan ücretsiz hukuki destek talep edebilmektedir. Günümüzde, boşanma davasını internet kullanmasını bilen bir çocuk dahi açabilir. Ancak boşanma davası yalnızca açılıştan ibaret değildir, sürecin başından sonuna kadar yapılabilecek en ufak bir hata bile çok büyük çaplı hak kayıplarına sebebiyet verebilir.

Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Davalarının Farklılıkları

Anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma davaları arasında çok önemli ve temel farklılıklar bulunmaktadır. Özetle açıklamamız gerekirse, en göze çarpan farklılık şudur: Anlaşmalı boşanma davası genellikle daha hızlı ve daha az maliyetli olurken, çekişmeli boşanma davası daha uzun ve daha karmaşık olabilir. Ancak bu iki dava türü arasındaki farkları detaylandırılması, tarafların doğru yolu tercih edebilmeleri açısından son derece önem arz etmektedir. Dolayısıyla aşağıda siz değerli okuyucularımız için bu farklılıkların en önemlilerini derledik.

  1. Taraflar Arasındaki Anlaşma Durumu:

    1. Anlaşmalı Boşanma: Taraflar boşanma, velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi konularda önceden anlaşmışlardır.

    2. Çekişmeli Boşanma: Taraflar bu konularda anlaşamazlar ve bu hususlar, tarafların dilekçelerinde yer alan beyanlar ve dosya muhteviyatına kazandırılan delillerin değerlendirilmesi suretiyle mahkeme tarafından karara bağlanır​​.

  2. Davanın Süresi ve Karmaşıklığı:

    1. Anlaşmalı Boşanma: Genellikle daha az karmaşık ve kısa sürelidir. Tabi, anlaşmalı boşanma protokolünün hazırlanması aşamasında protokole eklenmesi gereken hususların gerektirdiği detaylar, bu süreyi artırabilmektedir. Örneğin herhangi bir malvarlığı bulunmayan bir çiftin boşanması için hazırlanacak olan protokol oldukça kısa bir sürede hazırlanabilirken, çok büyük çapta taşınır ve taşınmaz malları ve şirket hisseleri ile fikri mülkiyetleri bulunan bir çiftin mal paylaşımı hükümlerinin düzenlenmesi ve protokole eksiksiz bir şekilde eklenmesi son derece uzun bir süreç teşkil edebilmektedir. Bununla birlikte, anlaşmalı boşanma davaları ortalama 1-3 aylık bir zaman dilimi içerisinde karara bağlanan davalar olagelmektedir.

    2. Çekişmeli Boşanma: Çekişmeli boşanma davaları, anlaşmalı boşanma davalarına nazaran çok daha karmaşık ve uzun süren hukuki süreçlerdir. Bu davalarda, anlaşmalı boşanma davalarının aksine, davanın taraflarının, ileri sürdükleri iddialarını ve karşı tarafın kusurluluğunu ispatlamaları gerekmektedir. Bununla birlikte, yerel mahkemenin karar vermesi akabinde istinaf ve temyiz kanun yolu başvuruları da çekişmeli boşanma davalarının uzun sürede kesinleşmesine sebebiyet vermektedir. Çekişmeli boşanma davaları, yerel mahkeme aşamasında 1-2 yıl kadar sürebilmekte, ancak istinaf ve temyiz kanun yolu başvurularıyla birlikte bu davaların kesinleşmesi ortalama 4-5 yılı bulabilmektedir.

  3. Dava Sebepleri ve İspat Yükü:

    1. Anlaşmalı Boşanma: Özel bir sebep göstermeye ve ispatlamaya gerek yoktur. Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan hükümlerin(özellikle velayet ve iştirak nafakası gibi hususlara dair hükümlerin) hakim tarafından uygun bulunması yeterlidir.

    2. Çekişmeli Boşanma: Özel (zina, şiddet, terk etme vb.) veya genel (şiddetli geçimsizlik gibi) boşanma sebepleri üzerinden açılır ve gösterilen bu sebeplerin hukuka uygun delillerle ispatlanması gerekir​​.

  4. Davanın Yargı Süreci:

    1. Anlaşmalı Boşanma: Mahkeme, tarafların anlaşmasını gözden geçirir ve genellikle daha hızlı karar verir.

    2. Çekişmeli Boşanma: Çekişmeli boşanma davasında tarafların ileri sürdüğü iddialar, tahkikat sürecinde yürütülecek duruşmalar ve gönderilecek müzekkereler ile ispatlanmaya çalışılır. Mahkeme, delilleri inceleyerek ve tanıkları dinleyerek daha detaylı bir yargılama süreci yürütür​​. Ayrıca anlaşmalı boşanma davasından farklı olarak çekişmeli boşanma davalarında çok kapsamlı usul kuralları söz konusu olmaktadır ve en ufak bir hatanın sonuçları çok ağır olabilmektedir.

  5. Davanın Sonucu ve Etkileri:

    1. Anlaşmalı Boşanma: Tarafların önceden belirledikleri şartlar doğrultusunda boşanma gerçekleşir. Duruşma sonrasında mahkeme tarafından gerekçeli karar yazılır ve gerekçeli kararın taraflara tebliği akabinde taraflardan herhangi biri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmaması durumunda boşanma hükmü kesinleşir.

    2. Çekişmeli Boşanma: Mahkeme tarafların haklarını ve sorumluluklarını değerlendirerek karar verir. Bu süreç daha çekişmeli ve uzun olacaktır. Ayrıca yerel mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşmesi de genellikçe çok daha uzun bir süre almaktadır. Çünkü taraflardan birinin karardan memnun olmaması durumunda önce istinaf ve sonrasında temyiz kanun yoluna başvuru hakkı söz konusudur.

Anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları arasındaki farklılıklar bu saymış olduklarımızla sınırlı değildir, ancak en önemli farklılıklar bunlardır denilebilir.
 
 

Boşanma Davası Açmak İsteyen Kişiler Nasıl Hazırlık Yapmalıdır?

Boşanma davası açmak isteyenler, öncelikle mutlaka boşanma davaları ve karşılıklı hak ve yükümlülükleri hakkında bilgi edinmeli ve mümkünse alanında uzman bir boşanma avukatı ile görüşerek stratejik bir yol haritası çıkarmalıdırlar. Çünkü, örneğin boşanmanın anlaşmalı boşanma davası yoluyla değil de çekişmeli boşanma davası yoluyla çözülmesi gerekecek ise, anlaşmalı boşanmanın mümkün olup olmadığının belirlenebilmesi için diğer eş ile görüşmeden önce temkinli davranılıp çekişmeli boşanma davası için gerekli olacak olan delillerin toplanması aşamasının yürütülmesi gerekli olabilmektedir. Boşanma davası açmak isteyenler için kanunda veya uygulamada hukuki usul kuralları haricinde katı bir kurallar silsilesi mevcut olmasa dahi, aşağıdaki sıralamaya uyulması önemle tavsiye edilir.

a) Boşanma Avukatından Hukuki Danışmanlık Alınması

Esasında Türk hukuk sisteminde boşanma avukatı adı altında yalnızca boşanma davaları alanında uzmanlaşmış avukatlar yoktur. Hukuk fakültesinden mezun olmuş ve ruhsatını almış olan tüm avukatlar boşanma davalarına bakabilmektedir. “Boşanma avukatı” ifadesi, halk arasında bu hususun yeterince bilinmiyor oluşundan dolayı ortaya çıkmıştır; bu nedenle boşanma davaları alanında uzmanlaşmış olan ve bu alana dair bilgi ve deneyim sahibi olan avukatlar, halk arasında “boşanma avukatı” olarak nitelendirilmektedir.

Boşanma davası açmak isteyen kişiler, öncelikle mutlaka boşanma davalarına ilişkin deneyim ve bilgisi bulunan bir avukat ile görüşmeli ve sürece dair stratejiyi avukatlarından alacakları hukuki danışmada edinecekleri bilgilere göre yürütmelidir.

Bununla birlikte, boşanma davalarında tarafların kendilerini avukat ile temsil ettirmeleri zorunluluğu yoktur. Ancak boşanma davasının gidişatı, dikkat edilmesi gereken hususlar, delillerin değerlendirilmesi ve stratejik olarak kullanılması, yargılama usul ve esasları, boşanma davalarında uygulanacak olan mevzuat hükümleri ile Yargıtay’ın boşanma davalarına ilişkin vermiş olduğu emsal kararların bilgisine sahip olan boşanma avukatları, boşanmak isteyen vatandaşların hata yapma olasılıklarını süreç içerisinde en aza indirgeyecek stratejik hazırlığı yapabilir ve tarafları bu hususlara ilişkin bilgilendirerek, vatandaşların sahip oldukları hakları daha nitelikli bir şekilde kullanabilmelerini sağlarlar.

b) Boşanma Davasında Delillerin Toplanılması

Boşanmak isteyen kişiler, öncelikli olarak boşanma davasının çekişmeli boşanma davası yoluyla görülmesi ihtimalini dikkate almalı ve yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere temkinli davranarak delillerini hazırlamaya başlamalıdır. Bu aşamada son derece dikkat ve özen gösterilmeli, hukuka aykırı veya konusu suç teşkil edecek davranışlar içerisine girilmemelidir.

 

Örneğin eşler arasında gizli ve izinsiz ses ve görüntü kayıtlarına dair Yargıtay hukuk ve ceza dairelerinin çok çeşitli kararları mevcuttur. Bu tip kayıtların hukuka uygun olmayacak şekilde elde edilmesi kimi zaman boşanma davasında delil olarak değerlendirilmemeleri ile sonuçlanabilmekteyken, kimi zaman cezai sorumluluk gerektirecek nitelikte kabul edilmeleri gibi çok ağır sonuçlara da gebe olabilmektedir. Alınan kayıt içerisinde 3. kişilere ait ses ve görüntü gibi kişisel verilerin mevcut olması: Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve saklanması suçu ile özel hayatın gizliliğini ihlal suçu gibi suçlara sebebiyet verebilecektir.

Bunun yanında boşanma davalarında genellikle tanık beyanı, sosyal medya yazışma ve içerikleri, mesajlaşma ekran görüntüsü, sosyal ve ekonomik durum araştırması(SED Raporu), otel kayıtları, nüfus kayıtları, sigorta ve benzeri kurum ve kuruluş kayıtları, otel kayıtları, banka kayıtları, telefon HTS(historical traffic search) kayıtları, ses ve görüntü kayıtları, kolluk tutanakları, darp raporu, sağlık raporları vb. çok çeşitli deliller kullanılabilmektedir. Ayrıca delillerin elde edilmesi amacıyla boşanma davasına bakan mahkemeden, ilgili kişi ve kurumlara müzekkere yazılması yoluyla çeşitli hususların sorulması ve belgelerin dosya muhteviyatına kazandırılması da talep edilebilmektedir. Dolayısıyla hak kaybına uğranılmaması adına sürecin mutlaka alanında uzman bir boşanma avukatı aracılığıyla yürütülmesi tavsiye edilmektedir.

 

c) Boşanma Davası Türlerinden Hangisinin Tercih Edileceği Seçilmesi

Tarafların öncelikle anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma yollarından hangisini tercih edecekleri üzerine karar vermeleri gerekmektedir. Taraflar arasında sağlıklı bir iletişim kanalının bulunması halinde daha az masraflı ve psikolojik olarak da tarafları daha az yıpratan seçenek olan anlaşmalı boşanma davalarını şiddetle tavsiye etmekteyiz. Böylece yargılama masrafları, avukatlık ücreti vb. yargısal giderler çok daha az tutarlarda olacağı gibi, dava süresi de duruma göre ortalama 2-5 yıl(üst derece mahkemeleri ve mal paylaşımı davası dahil) yerine 2-3 ay olacaktır.

Anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davalarından hangilerinin tercih edileceğine karar verebilmek için taraflar bu hukuki süreçlerde kendilerini nelerin beklediğini ve hukuken sahip oldukları haklarının neler olduğunu bilmelidirler. Aksi takdirde, tarafların hangi haklara sahip olduklarını bilmeksizin bu tip hukuki süreçleri yürütmeleri, adeta körebe oynamaktan farksız olacaktır. Bu nedenle bu hususlara dair detaylı bilgi edinmek için alanında uzman bir boşanma avukatı ile görüşülebilir veya aşağıda paylaşacağımız bağlantılara tıklayarak bu konulara ilişkin hazırlamış olduğumuz makalelerimizi okuyabilirsiniz:

  • Boşanma sebepleri ve boşanmanın ferilerine ilişkin detaylı bilgi için tıklayınız: Boşanma Davası, Boşanma Sebepleri ve Boşanmanın Ferileri

  • Çekişmeli boşanma davaları hakkında detaylı bilgi için tıklayınız: Çekişmeli Boşanma Davası

  • Anlaşmalı boşanma davaları hakkında detaylı bilgi için tıklayınız: Anlaşmalı Boşanma Davaları

  • Ziynet eşyaları(düğün takıları) davası hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayınız: Düğün Takılarının Aynen veya Nakden İadesi Davası

  • Mal paylaşımı davaları hakkında detaylı bilgi için tıklayınız: Boşanmada Mal Paylaşımı Davası

Taraflar arasında boşanma ile ferileri ve ziynet eşyaları ile evlilik mallarının paylaşımına istinaden anlaşma sağlanamaması halinde, boşanma avukatı yardımı ile çekişmeli boşanma davası açılabilmektedir. Zaten öncelikle delillerin hazırlanılması da bundan dolayıdır. Böylece, taraflar arasında anlaşma sağlanamaması halinde çekişmeli boşanma davasında öne sürülecek olan beyanlar, mahkeme huzurunda daha kapsamlı bir şekilde ispatlanabilecektir.

 
 

Boşanma Davası Açarken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Boşanma davası açarken mutlaka yargılama usulü üzerine bilgi edinilmeli ve tebligat süreci son derece dikkatli takip edilmelidir. Sürelere itimat edilmeli ve sürelerin aşılması halinde geri dönülmez hak kayıplarına uğranılacağının bilincinde olunmalıdır. Bu anlamda “Ne var yani süreyi kaçırmışsak, sonuçta adalet haklı olanın yanında değil midir?” şeklinde düşünceler hukuk tekniğine tamamen aykırı olup, “Usul, esasa mukaddemdir.” sözüne uygun hareket edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Özellikle delil dilekçesi, mutlaka süresi içerisinde dosya muhteviyatına kazandırılmalı ve delil dilekçesinin ekinde tüm deliller yer almalıdır. Elde mevcut olan deliller, dosya durumu ile eldeki delillerin ispat niteliği de dikkate alınarak, adeta bir satranç oyuncusunun satranç taşlarını yürütmesi gibi stratejik bir şekilde kullanılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, mevcut şartlar dahilinde eldeki davanın kazanılması mümkün olmayacak dahi olsa, eldeki delillerin doğru bir şekilde kullanılmasıyla en azından yargılama sonucunda verilecek olan hüküm nedeniyle uğranılacak olan zarar minimize edilebilir.

Özellikle karşı tarafın delillere dair bilgi sahibi olup olmaması, elde bulunan delillerin elde bulunup bulunmadığından şüphe ediyor olması, elde bazı delillerinin bulunduğunu biliyor olsa dahi tam olarak hangi delillerin bulunduğundan emin olamadığı veya elde hiçbir delilin bulunmadığı yanılgısı içerisinde olduğu hallerin hepsinde farklı bir tutum izlenmelidir. Zira dilekçeler safhasında deliller açısından karşı tarafın kozlarını bilmeyen taraf, genellikle beyanlarını bu neviden bir kaygı içerisinde verecek ve sunabileceği kimi beyanları sunmaktan geri duracakken, sunmaması gereken bazı beyanları da kendisi açısından daha elverişli bir durum yaratabileceği yanılgısıyla sunabilecektir. Örneğin hukuka uygun olarak elde edilmiş olan bir ses kaydının yargılamanın başında dava dilekçesi ekinde sunulması durumunda karşı taraf, beyanlarını halihazırda dosyaya sunulmuş olan ses kaydı delilini de dikkate alarak sunmayı tercih edebilir; ancak ses kaydının dilekçelerin teatisi aşaması sona erdikten sonra delil dilekçesi ile birlikte sunulması durumunda karşı tarafın ses kaydının gerçekten mevcut olup olmadığının ve eğer mevcutsa içeriğinde ne bulunduğunun bilgisine sahip olmaması nedeniyle gerçeğe aykırı beyanlarda bulunması durumu söz konusu olabilir. Bu durumda karşı tarafın dürüstlüğe aykırı beyanlarda bulunması halinde, bu tutum mahkeme nezdinde ortaya konulmuş olur. Bu örneğimizde ifade etmiş olduğumuz durum, başlı başına davanın kazanılmasını sağlamayacak dahi olsa, tanık beyanı gibi takdiri delillerin dikkate alınması aşamasında mahkemenin tarafların dürüstlüğüne dair bilgi sahibi olmasını sağlayabilir. Nihayetinde hakimin kanaatini, adaletin sağlanması için doğru yönde etkileyerek hakimin somut olayı daha doğru anlamasına ve görevini yetkin bir şekilde yapmasına etki edebilir.

Dolayısıyla özellikle delillerin kullanılmasına ilişkin olarak aceleci davranmaktan kaçınılmalı ve dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir çelişkili beyanda bulunulmamalıdır. Akabinde, tahkikat aşamasında da tanık beyanları ve diğer delillerle bu beyanlar desteklenmeli ve ileri sürülen hususlar, usule uygun olarak ispat edilmelidir.

Boşanma Davasını İlk Kim Açmalıdır?

Boşanma davasını ilk veya son açmanın herhangi bir önemi yoktur. Çünkü boşanma davası önceden açılıp diğer eşe sonradan tebliğ edilse dahi, diğer eşin cevap süresi içerisinde karşı dava açma hakkı mevcuttur. Hatta Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun ilgili maddeleri uyarınca diğer eş, cevap süresi geçtikten sonra dahi karşı dava açabilmektedir.

Halk arasında “davayı ilk açan, hakimin gözünde yuvayı yıkandır.” vb. gerçek hukuki durumla alakası bulunmayan bazı inanışlar söz konusu olabilmektedir. Ancak boşanma davaları açısından esas önemli olan davayı ilk kimin açtığı değil, hangi tarafın beyanlarını daha iyi bir şekilde ileri sürdüğü ve ileri sürülen beyanların hangilerinin, ne şekilde ispatlandığıdır.